Yaşadığımızı Hissettirecek Ne Kadar Çok Şey Var. Görebilirsek!..
09 Ocak 2014 2 Yorum
Genç yaşta dul kalıp, çocuklarını büyüten, evlendiren, uzunca bir zamandır kendi evinde yaşayan bir akrabamıza talip çıkmıştı. Herkesin olumlu bakmasına karşın kendisi; “Bu yaştan sonra hiç bir adamın kahrını çekemem. İstediğim zaman istediğim yere gidiyorum, istediğimi yiyip, içiyorum. Karışanım edenim yok. Bu saatten sonra da istemem” diyerek reddetmişti. “zamanında kimse evliliğin ne menem bir şey olduğundan bahsetmedi, yaşayarak tecrübe ettik” diyerek de sözlerini noktalamıştı. Bende dayanamayıp “Madem öyle siz neden herkese evliliği tavsiye ediyorsunuz? Evliliğin hep keyifli taraflarını ön plana çıkarıyorsunuz?” sorusunu sormuş ve “Evliliği her insan bir kere tatmalı” cevabını almıştım. O zaman (evli olmama rağmen) anlayamamış hatta bu cevaba sinirlenmiştim. “İnsanlar neden bazı şeyleri mecburiyet,olmazsa olmaz olarak görüyorlar ve dayatıyorlar” diyerek kendi kendime günlerce söylenmiştim 🙂 Zannımca çocukluğumdan beri evlilik deyince ‘her saniye canım cicimle geçen, birbirinin yüzüne hep aşkla baktığın, bir elin yağda bir elin balda, hiç bir sıkıntının yuvana uğramadığı” pespembe hayaller yerine; “şu konularda kısıtlamalar olacaktır. Yeni bir ailenin içine giriyorsun; fikir,iletişim çatışmaları illaki olacak, ufak tefek de olsa sürtüşmeler baş gösterecek, ailen ve eşinle denge kurmaya çalışacaksın” gibilerinden gerçekçi düşünceler canlanırdı zihnimde. Bu sebeple olsa gerek ki “25 yaşımdan önce asla evlenmem” söylemiyle, büyük, beylik laflar ederdim. (25 yaşımı doldurmama 10 ay var 4 yıllık evliyim 😀 )
Şimdi şimdi ne demek istediğini anlıyorum teyzemizim. Biz insan oğlu yaşamadan hiç bir şeyi anlayamıyoruz. Mutlaka tecrübe etmemiz gerekiyor tam anlamıyla idrak edebilmemiz için herhangi bir olayı. Bekar arkadaşlarıma bakıyorum evlilik her daim ön planda yaşamlarında. Birisi yanlarında eşini çekiştirse, ev işiyle ilgili sıkıntısını anlatsa yada evliliğin sorumluluğundan, yükünden bahsetse hemen şöyle yapsaydın, şunu deseydin, amaaan sende büyüttüğün şeye bak gibi cümlelerle akıl vermeye başlıyorlar ve ciddi ciddi ettiğin şikayete sinirleniyorlar “bulmuşta bunuyor” tavrında.
Aynı şeyi çocuklu ailelere de yapıyoruz. İdealist bir ebeveyn olarak her şeyin en iyisini ve doğrusunu biliyoruz. Belki şuan bir evladımız yok ama olunca mutlaka süper anne/baba olacağız. Komşumuzun, kardeşimizin, hala,amca,dayımızın çocuklarına çikolata, bisküvi, dondurma yedirmesine, çocuğuna sesini yükseltmesine, her istediğini yapmasına, binlerce liralık telefonun canına okumasına izin vermelerini eleştiriyoruz. Karşımızdakini hiçe sayarak, evladını bizden çok düşüneceğini görmezden gelerek başlıyoruz nasihatlere. “Ağlasa da zırlasa da vermeyeceksin telefonu eline. Her şeyden önce küçücük çocuk. Aldığı radyasyona yazık.” “A aaa televizyon mu seyrettiriyorsun bu yaştaki çocuğa. İşin ne, madem çocuğun var senin en önemli işin artık o. Otur ilgilen, gelişimine katkıda bulunacak oyuncaklarla oynat.” “Çocuk gibi konuşma onunla, büyük insanla nasıl konuşuyorsan öyle konuş.” “Bu yaşta daha tuvalet eğitimine başlamadın mı?” “Hala mı emziriyosun?” okuduklarınız anne-babaların, idealist ebeveyn adaylarından duymaktan sıkılmış olduğu soru ve yorumlardan bir kaçı sadece. Hoş “çocuk yetiştirmek de ne var. Sen çamaşırını, bulaşığını yıkarken ayağının altında büyüyecek onlarda” cümlesi kadar keyiflerini kaçırmasa gerek.
Arkadaş bu yazı nereye varacak acaba diyorsan ve okumaktan sıkıldıysan sadede geliyorum 🙂
Bekar arkadaşlara uyarı: Evli insanların gizli bir kulübü var ve bu kulübün gizli bir anlaşması var; ‘bekarlara evliliğin sorumlulukları hiç çaktırılmayacak. Yuvaların hep güllük gülistanlık olduğu izlenimi verilecek.’ Evlilik cüzdanını almadan önce imza attığın defterde ne var zannediyorsun. Adam bir okuyor maddeleri tam itiraz edecek, kadın; “Evet dedin artık hele bir gıkını çıkar napıyorum” diyerek hart basıyor ayağına. O saatten sonra geri dönüş yok maddeleri kabul ediyor, ağzına mührü vuruyor, imzayı atıyor. Ben bu çarkın böyle dönmesine daha fazla seyirci kalamadım. Vicdanım el vermedi. “Kimse bize bu işler böyle demedi” demeyin diye bir ablalık yapayım baştan uyarayım dedim. 🙂 Benim sözüm sevgili bacılarıma:
“Güzel kardeşim bekarlığının her saniyesinin tadını çıkar. Okuyabildiğin kadar kitap oku, Resim yap, bir hayvan besle, keyif aldığın şeyleri sıkılasıya kadar yap. ebeveynlerinle geçirebildiğin kadar vakit geçir. Sinemaya güzel bir filim geldimi arkadaşlarını aramak yerine annenle git mesela. Babanla yap hafta sonu kahvaltını. Nerede oturuyorsan otur, bir aylık maaşınla da olsa İstanbul’da, boğazda kahvaltı yap/yemek ye. Lüks bir tatil yap. Arkadaşlarınla yaşayabileceğin en deli günleri yaşa. Bol bol anı biriktir. Hasta olduğun için sızlanma, söylenme. Yatağın içine gir ve annenin iyileştirme yöntemlerinin tadını çıkar. Hatta daha da nazlan, yatağını herkesin oturduğu odaya taşı. Televizyonun kumandasını ele geçir.Baban cebine paranı, annen önüne yemeğini koyduğu bugünlerini sonuna kadar değerlendir.
Ben bugün sana “iyi ki evlenmişim” dediğin anları yazmayacağım, zaten sen onları hayal ediyorsun. Keşke birileri bana bunları deseydi diyebileceğin şeyleri anlatacağım. Evlendikten sonra kitap okumaya eskisi kadar vaktin olmayacak mesela. Yada resim yapmaya, herhangi bir hobiyle uğraşmaya. Kendi işlerine o kadar dalacaksın ki anne-babanı ziyarete gitmeyi bırak, aramaya bile vaktin olmayacak. Bulaşığın,çamaşırın, yemeğin hepsiyle sen ilgileneceksin ve ne kadar vakit yediklerine şaşıracaksın. Hele bir de çalışıyorsan, kafanda 40 tilki dolaşacak hiç bir işe konsantre olamayacaksın. Akşam yiyeceğiniz yemeği düşünürken (eşinin yediğini sen, senin yediğini eşin yemeyecek), yaptığın hesap şaşacak. Yorgun argın eve gelip yemek yaparken, bir gün sonra giyeceklerinizi düşünüp kafanda ayar çekecek, gününün planını çizeceksin. Bu esnada yemek pişip sofraya oturduğunuzda tuzdan/acıdan vs. yemeği yiyemeyecek ama eşinden gelen paparayla karnını doyuracaksın. Eşinde sende para kazanıyor olsanızda evin ihtiyacı hiç bitmeyecek ve lüks bir tatil, akşam sofralarınızda hayal olarak kalacak çoğu zaman. Hatta bazen; “eve iki maaş giriyor bu kadar parayı nereye harcıyoruz?” diye fişleri biriktirip defter tutacaksınız. Hiç bir zaman hasta olup yatma şansın olmayacak. Çünkü eşinle genelde aynı anlarda hasta olacaksın ve onun çorbası, ilacı, çayı peşinde de sen koşacaksın. Kız arkadaşlarınla grup olarak akşam yemeğe gitmek istediğinde eşinden “tek başınıza mı?” tepkisini alacak, 10 kişilik grubun nasıl 1 kişi ettiğine anlam vermeye çalışacaksın.”
Örnekler uzaaar gider. Vur dediysek öldürmeyelim di mi ama 🙂
Gelelim idealist ebeveyn adaylarına/aday adaylarına (Sevgili Perestu Sultan bu paragrafı sende dönüp dönüp oku lütfen);
Arkadaş çocuklu bir aileyle bir araya geldin mi, her saniye evladına nasıl davranması gerektiğiyle ilgili brifing verme. Tecrübe etmediğin, teoride öğrendiğin ve uygulayacağına emin olduğun bilgilerin zihninde dönsün dursun, sen karşındaki aileyle mümkün mertebe sinema,televizyon,kitap,siyaset,gündem gibi konuları dile getir. Mümkünse saçma sapan bir fıkra anlat hahaha hihihi geçsin geceniz. Aile de rahat bir nefes alsın. Görüşmekten keyif alacağı, kafa dağıtacağı insanlar olsun hayatında.
Sen evladına çikolata yedirmeyeceğim diye inat etsende, eve almasanda; anneanne,dede,hala,dayı,komşu teyze vb. birisi gaddar ebeveynleri olduğu için çocuğuna acıyacak ve o çikolatayı gizli gizli evladına yedirecek. Hatta çikolatayla da kalmayacak her türlü cips, gofret, bisküvinin tadını öğrenecek ama zannetme ki sen o idealist tavrını sonuna kadar sürdürebileceksin. “Başka bir şey yemiyor ki zararlı mararlı ama hiç olmazsa karnı doyuyor” diyecek bisküvi, gofret ne varsa eline sen vereceksin. Evladın gece gece yırtınarak ağlarken bir dayanacaksın, iki dayanacaksın, üçüncüde eşininde uykusuzluktan sinirlendiğini, çemkirmeye başladığını görüp, pes edecek alıp kucağına paşa paşa emzireceksin. Çünkü yavrucak, kokunu aldığında rahatlayacak ve tekrardan uykuya dalacak (uyumasa bile sesi kesilecek). 5 dk tuvalete gidebilmek için, açacaksın pepeyi, oturtacaksın karşısına 1 yaşındaki bebeyi. Kısacası yapmam dediğin her şeyi öyle bir yaptıracak ki velet, gönüllü kölesi olduğunun farkına bile varmayacaksın.
Eee yani. Hani giriş gelişme sonuç. Ne anlatıyon bacım sen demeyin hiç bende bilmiyorum. Yazasım geldi yazdım 🙂 Uykusuzluk bana yaramıyo anlaşıldı.
Perestu Sultan